2 Ocak 2011 Pazar

Guerilla Marketing / Gerilla Pazarlama Semineri


30 Aralık Perşembe
PLATO MYO, Öğr.Gör. Ayhan Ece

-Seminere katılamayanlar için birkaç not-


Gerilla Pazarlama nedir?
Geleneksel olmayan ortamlarda, beklenmedik metotlarla, minimum pazarlama yatırımları ile, maksimum geri dönüşlerin alındığı pazarlama aktiviteleri ve stratejileri bütünü.

Temel-Belirleyici karakteristik özellikleri
* Minimum bütçe - Maksimum etki oranı.
* Sıradışılık, yaratıcılık.
* Tüketiciyle etkileyici, beklenmedik, unutulmaz bir yolla temas sağlama.

Pazarlama bileşenleri 
Product - Ürün
Price - Fiyat
Place - Dağıtım
Promotion - Tutundurma
People - Katılımcılar
Process - Süreç
Physical Evidence - Fiziksel Kanıtlar

Gerilla Pazarlama kavramının babası Jay Conrad Levinson kavramın ortaya çıkışını şöyle anlatıyor:

"1980'lerin ortasında kısıtlı bütçesi olan insanlar için bir pazarlama kitabı yoktu. Üniversitede ders verirken öğrencilerim bana bu konuda soru sordular ve ben onlara konuyla ilgili kaynak bulacağıma söz verdim. Kütüphaneye gittim yoktu, başka kütüphanelere baktım yoktu. Diğer üniversitelere ve kütüphanelere baktım yine yoktu. Araştırmalarım sonunda bu konuda hiçbir kaynak bulamadım. Ama bir kere söz vermiştim. Sonra oturdum öğrencilerim için bir liste yaptım az parası olan işletmeler neler yapabilir diye ve 527 maddelik bir liste çıkarttım. Böylece gerilla pazarlamanın temeli atılmış oldu."



—meraklısına ayrıntılar—




Levinson'a göre gerilla pazarlamayı geleneksel pazarlamadan ayıran 20 temel fark:


1- Geleneksel pazarlama der ki; pazarlama için para yatırman gerekir. gerilla der ki; paran varsa yatır, ama önemli olan para değil, enerji ve hayal gücüdür. 

2- Geleneksel pazarlama insanların aklını karıştırır mistik bir hava yaratır, gerilla ise açık seçik gerçekleri anlatır. 

3- Geleneksel pazarlama büyük iş dünyasına yöneliktir, gerilla pazarlama ise küçük işletmelere yöneliktir.

4- Geleneksel pazarlama performansı satışla ölçer, gerilla ise karlılığı ön plana çıkartır. Gerilla için önemli olan kar etmektir.

5- Geleneksel pazarlama deneyim ve yargılar üzerine kuruludur yani tahmindir. Oysa gerilla psikoloji ve insan davranışları üzerine odaklıdır. Çünkü gerillanın tahminle kaybedecek zamanı yoktur. Gerilla satın alma kararlarının yüzde 90'ının bilinçaltıyla verildiğini bilir. 

6- Geleneksel pazarlama birden fazla işe aynı anda girer, gerilla ise önce işini yönet, işine odaklan ve ondan sonra başka işe giriş der.

7- Geleneksel pazarlama çizgisel olarak işini büyütmeni söyler. Oysa gerilla pazarlama geometrik artışla işi büyütmeye yöneliktir. Her müşteri için daha fazla işlem yapmak bunun bir parçasıdır. Diğer yöntem ise müşterinizin akrabalarını, arkadaşlarını işin içine katmaktır.

8- Geleneksel pazarlama önemli olan satıştır der ve satış sonrasında müşteriyi unutur. Gerilla ise müşteriyi her zaman takip eder ve onu asla kaybetmez.

9- Gerilla pazarlama rakiplerle çok ilgilenmez. Gerilla, "rakipleri unut, senin gibi standardı olanlara bak ve onlarla işbirliği yap" der.

10- Geleneksel pazarlama insanlara der ki; "hizmetimin veya malımın faydalarını satın al!" Oysa gerilla insanların problemlerini bulmak ve çözmek üzerine odaklanmıştır.

11- Geleneksel pazarlama her zaman "ben" der. Her şeyi bunun üzerine kuruludur. Ama gerilla "sen" der. Gerillanın her şeyi; broşürü, ilanı, web sitesi vb. hep müşteriyle ilgilidir.

12- Geleneksel pazarlama "ne satabilirim" der. Gerilla ise "müşteriye ne verebilirim" diye sorar. Geleneksel pazarlama almak-satmak üzerine kuruludur. Oysa gerilla "müşteriye ne verirsem onun işine yarar" diye düşünür.

13- Geleneksel pazarlama reklam, PR gibi geleneksel yolların her zaman işe yaradığını düşünür ve bunlardan birine inanır. Oysa gerilla pazarlama bunların birinin değil hepsinin birden işe yaradığını düşünür. "Bunların bileşimi işe yarar" der. 

14- Geleneksel pazarlama ayın sonunda gelen faturalara bakar, gerilla ise ilişkilere bakar. Bu ay kimlerle ilişki kurduk diye sorar.

15- Geleneksel pazarlama teknolojiye pek fazla önem vermez, gerilla ise teknolojiyi sonuna kadar kullanır.

16- Geleneksel pazarlama büyük grupları hedef alır. Gerilla ise küçük grupları ve kişileri hedefler.

17- Geleneksel pazarlama bilinç dışını hedefler ve küçük detaylara önem vermez. Oysa gerilla pazarlama bilinç altını hedef alır ve detaylara önem verir. Telefonla konuşma biçimi veya insanları ziyaret şeklinin önemli olduğuna inanır.

18- Geleneksel pazarlama yalnızca pazarlama tanıtımı ile satış yapabileceğine inanır. Oysa gerilla pazarlama satıştan önce rıza almaya önem verir. Önemli olan insanlara çok fazla pazarlama malzemesi göndermek değil, bu malzemeleri göndermek için insanların rızasını almaktır. Satışa değil rızaya odaklanmak önemlidir. Bu durumda sizin malınızı almak isteyenler ihtiyaçları olduğunda ellerini kaldırırıp sizi çağırırlar. 

19- Geleneksel pazarlama monologtur, gerilla pazarlama ise diyalogtur. Gerilla her zaman bir sen söyle bir ben söyleyeyim der.

20- Geleneksel pazarlama bir avuç pazarlama yöntemi kullanır. Gerilla pazarlamada ise kullanılabilecek 100 ayrı silah vardır ve gerilla bunların içinden seçim yapıp bileşkesini kullanır. Bu 100 silahın 62'si ise tamamen bedavadır.



Levinson'a göre, "Gerilla Ruhu"nu ortaya çıkartan 12 kişilik özelliği:


1- Sabır 

Gerillanın olmazsa olmaz özelliğidir. Çünkü bir şeyi satmak için çok büyük sabır gerekir.

Bir insanın sizden bir şeyler almaya hazır hale gelmesi için kaç kez sizin mesajınızı duyması gerekir? Tam 9 kez. Evet bu iyi haber ama bir de kötü haber var! Söylediğiniz 3 şeyden birini algılamaz insanlar. Yani üç mesaj gönderdiğinize 2 'si boşa gider.

- Bir insana 9 kez mesajınız gittiğinde 3 kez zihnine ulaşmış olursunuz ve sizi daha önce duyduğunu hatırlayabilir.

- 12 kere mesaj gönderdiğinizde sizi 4 kez algılar ve kafasında bir yer edinirsiniz; sizi sağa sola sorabilir.

- 15 kere mesaj gönderdiğinde 5 kez algılamış olur ve sizin web sitenize girer veya teelefonla arayabilir.

- 18 kez mesaj gönderdiğinde 6 kere kafaya girmiş olursunuz ve sizi yavaş yavaş almayı düşünür.

- 21 inci mesajda o kişiye 7 kere ulaşmış olursunuz ve satın almayı düşünmeye başlar.

- 24 kez mesaj gittiğinde hazırlık yapmaya başlar

- 27 kez mesaj gönderdiğinizde sizi 9 kez algılamış olur ve sizden bir şey satın alabilir...

Bundan çıkan bir tek sonuç vardır; Sabır olmazsa iş olmaz...

2- Hayalgücü

Gerçeklerle yüzleşebilmek kabiliyeti yanında gelecekte ne olacağını da öngörmek gerekiyor. Zaten birincisi olmadan ikincisini başarmak oldukça güç.

3- Duyarlılık

Gerilla pazarlamacılar şehirlerde, ülkelerde şu anda neler oluyor, şu anda durum nedir, Hep izlerler. O zaman da insanların kafasındakileri bilirler ve insanların kafalarında sohbetlerinde ne varsa ondan söz edebilirler. 

4- Sağlam bir kişilik

Egonuz, kişiliğiniz çok güçlü olmalı. Sizin çevrenizdeki insanlar, eşiniz dostunuz sizin pazarlamanızdan bıkarlar ve size "bunu değiştir artık, bundan bıktık" derler. Bu çok kötü bir mesajdır ve bunun karşısında duracak kadar güçlü bir kişiliğiniz olmalıdır. Çünkü çevrenizdekiler sıkılsa bile sizi alacak insanlar daha sizin mesajınızı algılamamıştır bile. İşte bu nedenle çevrenizdekilere kulak asmayıp ısrar edecek kadar güçlü olmalısınız. 

5- Girişkenlik, saldırganlık

ABD'de şirketler brüt gelirlerinin ortalama yüzde 4'ünü pazarlamaya ayırıyorlar. Daha agresif olabilen şirketler daha iyi sonuçlar da elde edebilirler. Yaptığınız işi heryerde anlatabilecek kadar girişken ve doğru zamanda doğru silahlarla harekete geçecek kadar saldırgan olabimelisiniz.

6- Değişime açık olmak

Gerillalar değişimden korkmaz ve değişimi çok sever. "Bunu ben kucaklamazsam rakiplerim kucaklar" diye düşünür ve değişimi önce o içselleştirir.

7- Cömertlik

Gerilla her zaman müşterime neyi verebilirim, neyi feda edebilirim diye düşünür. Müşterilerinizle paylaşın, onları başarılı yaparsanız veya beklentilerini karşılarsanız siz de başarılı olursunuz. Elinizde bir mum olsaydı, bir salonda herkesin elindeki mumları tek bir mumla yakmak mümkün olurdu. Böylece, sizinki hala yanarken, aynı anda bütün salon ışıl ışıl olabilirdi...

8- Enerjik olmak

Gerilla pazarlaması zordur ve her zaman aynı şekilde uğraşıyı gerektirir. Bu nedenle her zaman enerjik ve çalışkan olmak zorundasınız.

9- Merak ve öğrenme isteği

Gerilla her şeyi merak eder, öğrenir. Çünkü çevremizde öğrenecek çok şey vardır. Martılar gibi, yükseklerde uçacaksınız, denizdeki balıkları görmek için iyice alçalacaksınız, sonra tekrar yükseleceksiniz. Böylece yeni gelişmeleri sürekli izleyebilirsiniz.

10- İnsanlara dönüklük

Gerillalar insanlarla bir arada olmaktan çok hoşlanır. Herkesi sever ve herkesin hikayesını dinler. Dinlemeyi bilmek gerillanın önemli özelliklerinden biridir.

11- Odaklanma

Gerillalar amaçlarını, hedeflerini sulandırmazlar. Odaklanırlar ve odaklandıkları işi mükemmel hale getirmeye çalışırlar. Yani aynı anda oraya buraya birden fazla işe saldırmazlar.

12- Çok yönlü beyin ve eyleme dönüklük

Bazı insanların beyni tek yönlüdür. Her yere giderler, okurlar, seyrederler, gezerler vs. Fakat bu beyinlerinde kalır. Bazılarının beyni ise çok yönlüdür. Bilgiyi alırlar bunu harekete, eyleme dönüştürürler. İşte gerilla bu yeteneğe sahiptir.


Levinson'a göre gerilla pazarlamada başarılı olmak için 10 adım:


1- Pazarını araştır- Durumu öğren

2- Sağladığın faydaların listesini yap- İnsanlar sizle iş yaptıklarında ne yarar sağlarlar

3- Silahlarını seç- Gerilla'nın 100 silahı içinden sana uygun olanları seç

4- Pazarlama planı yap- Planlı hareket etmek gerillanın en büyük silahıdır

5- Gerilla pazarlama takvimi yap - Neyi ne zaman yapacağını bil

6- Füzyon- Pazarlamada işbirliği yapacak senin gibi şirketler, kişiler bul

7- Telaşlanma sakin ol- Panik ve acele zaman ve para kaybettirir 

8- Saldırıyı sürekli hale getir ve sürdür- Sonuç bir anda gelmez, en zoru budur

9- İzini sür- Bazı silahlar iyi sonuç vermeyebilir, onları izle, ölçümle ve ayıkla

10- Kanalları seç- Satış için kullanacağın kanalları seç

18 Aralık 2010 Cumartesi

YAZIyorum "AYDINLANMA" *



Sapere aude;
incipel qul recte vivendi progot horam,
rusticus expectat dum defluat amnis; at ille
labitur et labetur in omne volubilis uevunu.


Yüreklice düşün;
Gir bu yola seve seve!
İyi yaşamayı sonraya bırakan kimse
Yolunda bir ırmakla karşılaşıp da
akıp geçmesini bekleyen köylüye benzer;
Oysa ırmak hiç durmadan akıp gidecektir

Horatius






(...) Bütün bu gelişmelerin ışığında, 18. yy’da Avrupa’da ortaya çıkan ve bütün dünyayı etkileyen; “insanın aklıyla evreni algılayabileceğine inanan”, “felsefi düşüncede dikkate değer bir zihni gelişme ve değişiklik yaratan”, “aklı mutlak yönetici ve yol gösterici yapan” düşünce sistemi Aydınlanma, bugün olduğu gibi kendi döneminde de çok değişik şekillerde tanımlanmıştır. Öyle ki, Berlinische Monatsschrift dergisi 1783 yılında, “Aydınlanma Nedir?” sorusu için ödüllü bir yarışma düzenleyerek, soruyu yanıtlayan.dönemin birçok ünlü düşünürünün denemelerini yayımlamıştır.
(...) Kant, Hegel, Foucault, Habermas, Horkheimer ve Adorno gibi düşünürlerin, Aydınlanma’yı “henüz kapanmamış, iyi veya kötü, günümüzde hâlâ etkinliğini sürdüren bir tarihsel çağ” olarak değerlendirmelerine rağmen 18. yy düşünürlerinin tek bir Aydınlanma tanımı yapmamış olmalarının nedeni; Dorina Outram’a göre, ulusal veya bölgesel, birçok farklı Aydınlanma olmasıydı.
(...) Horkheimer ve Adorno, yayımladıkları Aydınlanmanın Diyalektiği’nin girişinde “Aydınlanmanın her zaman insanları korkudan kurtarmayı ve onları egemen kılmayı hedeflediğini” ama “tam olarak aydınlanan dünyanın felaket yaydığını” belirtiyor, Aydınlanma’nın programını “dünyanın büyüsünü yok etmek” ve “mitleri parçalayıp, düş yerine bilgiyi koymak” olarak tespit ediyorlardı.

(* Okulda tek 100 alan vizeden alıntılardır. Bir nottan hiç bu kadar gurur duymamıştım. Teşekkürler N.Polat)

GEZİyorum (Flow Debi)

17 Aralık 2010 - Perşembe
Flow Debi 2010 Sergisi
S.Ü. Karaköy İletişim Merkezi

Sabancı Üniversitesi, Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Programı kapsamında lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin iki sömestr süresince ürettikleri işler (resim, illustrasyon, fotoğraf, video vb. multimedya uygulamaları) sergileniyor.

Not aldığım bazı dersler ve uygulama örnekleri:





• Çizim Dili
Atölyede büyük boyutlu yüzeyler üzerinde, çizim ve ifade biçimleriyle yapılan çalışmaların amacı şöyle belirtiliyor: "Farklı algılama biçimlerinin, ışık gölge etkileşimlerinin, renk ve boya kullanımının ve bireysel çizim tekniğinin bir hocanın danışmanlığında geliştirilmesi."










• İleri Çizim Etüdleri
(Ayça Narin, Melis Balcı, Aslı Filiz)












• İleri Düzey İllustrasyon
Farklı illustrasyon teknikleriyle kendi stilini yaratma (karakter illustrasyonları)















• Tipografik Tasarım
Tipografi sayfa düzeni görüntü yaratma kavramları ve bunların birbirleriyle bağlantıları...










• Video Tekniklerine Giriş
Storyboard, senaryo, görüntü yönetmenliği, kurgu...

(Kişi veya kamera hareketleri, çekim açılarının da yazılı veya görsel olarak ifade edildiği storyboardlar için Satan Marka Yaratmak isimli kitabın da yazarı olan çok ödüllü Luke SULLIVAN’dan kısa bir tanım: “Her karenin altında bulunan sözlerle hareketi ve dış sesin söylediği şeyleri tanımlayan, reklamın aksiyonunu gösteren bir seri illustrasyon, reklamın görsel haritasıdır.”)




















• Video Grafiği ve Sanatı 
Tipografik animasyon ve özel efektler dersin konusuymuş.
İşte bu dersi sevdim.











• Ses Projeleri
Etkileşimli ses projeleri hazırlamayla ilgili bir ders...
Cam bir bardağa vuran çivilerin müziği :)
Vakit geçmeden böyle birşeyler yapmalıyım...















• Fotoğraf ve Anlatım
Bu ders fotoğraf aracılığıyla kendi tasarım fikirlerini elde etme, ifade etme bunun yollarını keşfetmeye yardımcı oluyormuş. Dersin amacı hikayesi olan ya da bir insan hali belirten fotoğraflar üretmek olarak belirtilmiş. 
Arkadaşımla birlikte en beğendiğim çalışma bu. Keşke kullandığı sıvılardan biri vişne suyu gibi bir şey olsaymış. Kan görüntüsüyle çok daha çarpıcı olabilirdi belki.







• Sayısal ve Fotografik Görüntüleme











• İleri Stüdyo Projesi
Öğrencinin sergisinin son hali. Öğrencinin portfolyosu profesyonel olarak bu derste hazırlanıyormuş ve öğretim üyelerinin eleştirileri, öğrencinin yüksek lisans atölyesine dönük beklentileri ve gereksinimlerinin bu derste karşılanıyormuş.
(Batu Bozoğlu)

ÇİZİyorum



10 Aralık 2010 Cuma

GEZİyorum (41-29)

9 Aralık 2010 Perşembe
41?-29! "Tutku Ajansı"

Alemşah anlatıyor:

"Müşterinin işine yarayacak, bizim de inandığımız işler yapıyoruz."
"Etkileşimde bulunan, hikaye anlatan tasarımlar..."
"Hikaye yaratıcısıyız... Her markanın hikayeye ihtiyacı var."
"Aynı şey dijital dünya için de geçerli, tasarımda teknoloji, fikir, inovasyon, etkileşim, sosyoloji, kullanıcı... bilmek zorundayız. Hepsinin sonunda yapılan ölçümleme istatistikler başarının kriterlerini tanımlıyor."
"Marka kültürüne inanıyoruz."
" -Beraber çalışma isteği-  kurumda önemli. Birlikte 'işler nasıl daha iyi olur'u hep sorguladık."
"2 çeşit iş arasında seçim yapmak önemli." "$$$" veya "life style busines"
"Teknolojiye tasarım gibi bakan, deneyselliğe meraklı insanlar gerekiyor, çünkü formatlar değişiyor."

Kuruluşundan bugüne firmada yaşanan tüm değişim ve gelişimleri, iş akışını, bütün ayrıntıları yorulmak bilmeden anlatan Seren'e ayrıca çok teşekkürler...


GEZİyorum (Playful Interfaces)


AMBER '10
Sanat ve Teknoloji Festivali

EĞLENCELİ ARAYÜZLER / PLAYFUL INTERFACES

"Eğlenceli Arayüz Kültürü" sergisi, etkileşimli medya ve arayüz teknolojilerinin heterojen yaratım araçları ve yöntemleriyle ortaya konmuş yeni sanatsal ifade biçimlerini sergiliyor. Seçilen işler, bozulmuş cihazlar, algoritmalar, moda, duygular, teoriler, siyasi meseleler ve hatta atıklar aracılığıyla farklı yaklaşımlar içeren eğlenceli arayüzler sunuyor. Bütün bu etkilerle, değişime dayalı, hataları da içselleştirmesiyle esnek bir ortam oluşturan bu sergi yaratıcı düşünce, tasarım ve sanatsal üretimin yeni formlarına yakından bakmayı öneriyor."

Tabi kiiii en ama en güzeli 

YAPAY AHMAKLIK / ARTIFICIAL STUPIDITY
Bager Akbay, Ana Cigon, Vasja Progar

Gözlükle beraber dünya algın değişiyor, farklı bir boyuta geçip bildiğin her şeyi unutuyorsun, sağ sol yukarı aşağı hiçbir yönün anlamı kalmıyor, bir eylemi yapmaya çalışırken ruhun bedeninden çıkıp seni izlemeye başlıyor... bir korku filminde gibi... veya güzel bir kafayla yaşadığın halüsinasyonlar gibi.
Hocam, fikrinize sağlık, tebrikler...



"İçe Statik Seyahat" /o anda bir arıza sözkonusuydu, çalışmadı :( 
Vücut içine yapılan yolculuğu da görmek isterdim. Kısmet...


Deneyimlediklerimden: 

"Urban Mood" 

ve 

"NanoCup"

GEZİyorum (Edge of Arabia)

11 Kasım 2010 Perşembe

EDGE OF ARABIA ISTANBUL: TRANSİTION / GEÇİŞ
(Sanat Limanı)


"Suudi Arabistan çağdaş sanat ve kültürünü uluslararası izleyici kitlesi ile buluşturan bu 
gezici sergi, krallıktaki çağdaş sanat uygulamalarının sınırlarını zorlayan 22 Suudi Arabistanlı sanatçıyı bir araya getiriyor. Serginin başlığı "Geçiş", Suudi Arabistanlı genç sanatçıların bugün yaşamlarında deneyimledikleri değişim çağını ve pek çoğunun kendileri ile ilgili değişen anlayışlarını, inancı, kültür ve toplumu, işlerinde nasıl belgelemeyi seçtiklerini işaret ediyor. Onlaın vizyonları aracılığı ile, geçiş içinde bir dünyaya tanıklık ediyoruz, politik, kültürel ve fiziksel gerçekliklerin dinamik bir akış içinde olduğu bir dünyada, kimlik ve inancın merkez eksenleri, teknoloji, tüketim kültürü ve küreselleşen bilgi çağının etkisine uyum sağlıyor." (Sergi Kataloğundan özetle...)


Sergi dört tematik odadan oluşuyor: 1. Ben'in Yüzyılı, 2. Yalnız Dua, 3. Video Sanatının Doğuşu, 4. Tüketim Krallığı.




Lulwah Al-Homoud "The Language of Existence"
En beğendiğim çalışmalardan biri buydu.
Adını türkçeye "Varoluşun Dili" olarak çevirdim ama umarım yanılmıyorum.


Fotoğrafını çekemediğim kufî kaligrafi örneği vardı. O da çok güzeldi.
Arap alfabesinin en estetik alfabe olduğunu düşünüyorum. Kaligrafiye en yakışan alfabe...



Abdulnasser Gharem, 
"Men At Work III"
"Hayat sen doğduğundan beri bir tür mühürlenmiş sözleşme. Bir dinin var, bu bir sözleşme, bir eşin var, bu bir sözleşme, ülkeler arasında bir sözleşme var..."















 
Bassem Alsharqi, "Jeddah Barcodes"

"BARKODLAR" ticari ya da endüstriyel olarak tüketilen her şeyin bir ifadesi olarak karşılık buluyor, bizim için kişisel olan her şeyi kuşatan müthiş bir kod haline geliyor. Örneğin kimlik numarası ya da pasaport numarası... Bu kodlar hayati bilgiler içeriyor..."

1 Kasım 2010 Pazartesi

İZLİyorum

30 Ekim 2010, Cumartesi / TV24

Kanlı Pazartesiler & Çilekli Turta
şiddetle tavsiye edilir...

29 Ekim 2010 Cuma

TASARLIyorum

Günlerce baktığımız her yerde elmalar gördük, elmalarla yattık kalktık. Sonunda perşembe günü elmaları bitirdik verdik.
Şimdi Tarot kartlarına başlıyoruz. 

GEZİyorum (ANİMA / Yeni Yapıtlar Yeni Ufuklar)

21 Ekim 2010 - ANIMA
Rüya gibi bir yer ama Gerçek...

28 Ekim 2010 - "Yeni Yapıtlar, Yeni Ufuklar" (Istanbul Modern)
"Sergi, Türkiye'de üretilen moden ve çağdaş sanatın başlangıç evresinden bugüne geçirdiği süreci, en önemli sanatçı ve çalışmalar üzerinden izleyiciye sunuyor. Serki mekanında eserlere eşlik eden metinler bu gelişim sürecinin sosyal, kültürel, ekonomik ve politik dinamiklerini anlatıyor. Sanat eserinin hayatın bir parçası olduğunu ve onu kişatan etkileşimlerle birlikte ilerlediğini hatırlatan bu metinler, 20. yüzyılda Türkiye'de yaşanan sanat tarihsel dönüşüme de işaret ediyor."

Notlar:
* Osmanlı döneminin unutulmazlarından Zonaro'nun eserindeki kanlı ayin çok çarpıcıydı.
(Bir kapakta hayatımı kurtarmıştı. Adını ilk olarak anmaktaki torpilimin sebebi budur.)
* Yine osmanlı döneminde resimde modernleşme için yurtdışına, Paris'e gönderilen ressamların eserleriyle, yurtdışından gelip Pera ve çevresine yerleşen yabancı ressamların eserleriyle devam ediyor.
* Kübik anlayışı savunan "d Grubu" ressamların Cemal Tollu, Nurullah Berk... bir de Abidin Dino ismini hatırladıklarım. Ama kübist ve d grubu ressamlarından epey örnek vardı.
* 1950'ler... Yavaş yavaş soyuta... Adnan Çoker, Ferruh Başağa...
* Soyut heykelde Kuzgun Acar. 2 eseri de çok güzeldi. Zannedersem beton çiviler ve kaynak kullanmış. Ben yapmış olsaydım dedim. Hatta deneyeceğim.

"1980'li yıllar, görülmeye başlayan yeni-dışavurumculuk anlayışı"

* Fatma Tülin'in yatan kadın figürü. İlginç bir perspektif. (Yanlış bilmiyorsam Enis Batur'un eşi kendisi.)

"Sanatçıların salt estetik, kapalı bir dilin ötesine geçerek, sosyolojiye, felsefeye, popüler kültüre, sinemaya, teknolojiye yöneldiği, sanatın disiplinlerarası bir yönelim sergilediği 1990'lar..."
"Sanat alanında her türlü ifade aracının kullanılabildiği, farklı coğrafyalar arasındaki ilişkilerin yepyeni yaklaşımlarla biçimlendiği 2000'li yıllar..."

* Nil Yalter'in "Göbek dansı videosu" - Dans eden kendi ve feminist manifestoyu göbeğine kendi yazıyor. Umarım dileği gerçekleşir ve bu dans yeryüzünden silinir.
* Taner Ceylan'ın "Beyaz Fonda Alp" isimli tablosu. Flu çekilmiş bir kadın fotoğrafı sanılıyor ilk bakışta. Ama tablonun yanındaki açıklama okununca figürün kadın olmadığı, adının Alp olduğu anlaşılıyor. Foto-gerçekçi üslubun başaralı uygulayıcılarından olan ressam; eşcinsel yaşama ve kültüre özgü öğeleri, kurguları tuvallerine taşıyormuş.
* Ressamların ismini not almayı unuttuğum iki tablo. Birinde tüller (bir yatakodası sahnesi) diğerinde kumaşlar (müthiş düşünceli hüzün bakan bir kadın) kullanılmıştı.
* Sabri Berkel'in tablosu, tam bizim bölüme uygun, grafik-tasarıma dönüktü. Andy Warhol'un Marilyn'i geldi gözümün önüne.
* Tuvalde ilk defa çuval bezi uygulaması gördüm. Dokusu harikaydı. Mutlaka babama söylemeliyim.
* Tablo yanlarındaki açıklamalarda en çok dikkatimi çeken, ressamların bir çoğundaki ortak nokta olan Paris'ti. Bir dönem mutlaka orada kalmayı ve çalışmayı seçmiş. O Paris cafelerindeki entelektüel ortamı, disiplinlerarası ilişkiyi, felsefe, edebiyat veya resimle uğraşan birçok sanatçının anılarında denk gelmiştim. Tanpınar, Nazım, Abidin Dino, Ferit Edgü, Tezer Özlü, Demir Özlü bunlardan ilk aklıma gelenler.
* En favori iki ismi en sona sakladım. Mustafa Horasan ve Temür Koran.
* Adım adım türk resim sanatı dönemlerinin içinde dolaşıp, figürden, soyuta sonra sadece renksel düzenlemelerle oluşan tablolarla resmimizdeki gelişim ve değişimi gözlemek güzeldi. Ama çok soğuk ve yağmurlu bir gündü.

Gün için son not: İstanbul Modern sonrası serviste, resme garkolmuş bünyeye yüksek volümlü ortaç tarkan vb. zerketmenin dayanılmaz sancısı sıkıntısı vs.vs.vs.



31 Ekim 2010, Pazar - İstanbul Kitap Fuarı

Yeni aldığım çizgiromanlarımla çocuklar kadar mutlu ve şenim :)

Ama fuarın, şehir merkezinden bu kadar uzağa taşınmış olmasından nefret ediyorum.
Yaklaşık 1 kaç saat civarı süren yolculuk, defalarca yapılan aktarmalar, inip çıkılan sayısız üst geçitler, medeniyetin uzağında olan bir yerde, sigara alabilmek için bir tekel bayi bulamadığım bir yerde, kitap fuarı gezebilecek pek bir hal ve moral kalmıyor ama her şeye rağmen binlercesini bir arada görmek güzel. Ama ben hala fuarın Taksim'deki eski günlerini özlüyorum.
Ve tekrar eski semtine geri dönmesini diliyorum.

Günün en kötüsü: Yaptığım bir kapak tasarımının bir başkasının adıyla basıldığını görmek.
LANET OLSUN EMEK HIRSIZLARINA... GELMİŞİNİZE GEÇMİŞİNİZE...